Hastalığın belirgin semptomları yoktur ve pek çok insan, bir kırık geçirene kadar osteoporozu olduğunu bilmez. Bu nedenle osteoporoz “sessiz hırsız” olarak da adlandırılmaktadır.
Osteoporoz oldukça yaygın bir hastalıktır ve kemiklerin anormal olarak daha ince, zayıf ve kolay kırık oluşabilen bir yapıda olmasına neden olur. Osteoporoz tüm dünyada insan yaşamının uzaması ve yaşlanan nüfusun artmasıyla giderek önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Kemik yapısının incelmesi ve kemik kalitesinin bozulması yaşlanmanın kaçınılmaz sonucudur. Günümüzde 500 milyondan fazla insanda kemik erimesi olduğu tahmin edilmektedir.
Osteoporoz, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bir kırık oluşuncaya kadar rahatsızlık hissi vermez. Kırıklar çok küçük travmalarla bile, bazen travma olmadan da oluşabilir. Osteoporoz sadece menopoz sonrası kadınların bir hastalığı değildir. Aynı zamanda ileri yaştaki erkeklerde de yaygın olarak görülebilir.
Türkiye’de 50 yaş ve üzerindeki bireylerin %50'sinde osteopeni (kemik erimesi öncesi kemik kaybı) ve %25'inde osteoporoz saptanmıştır. 50 yaşın üzerinde kadınların 1/3‘ünde, erkeklerin de 1/5’inde osteoporoza bağlı kırık görülmektedir.
Türkiye’de son yıllarda yapılan bir çalışmada; 50 yaş üstündeki kişilerin dörtte birinde kemik erimesi saptanmıştır. Tansiyon yüksekliğinin felç riskini artırması gibi osteoporoz da kemik kırık riskini artıran bir hastalıktır. Hastalığın en önemli kötü sonucu kemik kırıkları olup, kırıklar birçok sağlık sorununa neden olabilmektedir. Osteoporoz kırıklar oluşmadan da tanısı konabilen bir hastalıktır. Gerekli önlemlerle ve tedavilerle kırıkların yaratabileceği sağlık sorunları önlenebilir. Yeterli beslenme; kalsiyum, magnezyum, D vitamini alımı ve uygun fiziksel aktivite sağlıklı yaşlanmayı desteklemek için önemlidir.
Osteoporoz Tarihi
Osteoporoz insanlarda binlerce yıldır görülmesine ve 4000 yıl önce Mısırlı kadınları etkilemesine rağmen, hastalığın tanınması ve ölçülmesi ancak son üç yüzyılda gerçekleşmiştir. İki yüz elli yıl önce, İskoçya doğumlu ünlü anatomist ve cerrah John Hunter (1728-93), vücutta yeni kemiğin oluştuğu ve eski kemiğin yok edildiği veya emildiği bir süreç olan yeniden şekillenmeyi keşfetmiştir. Cerrah ve anatomist Sir Astley Cooper (1768-1841), kemik yoğunluğundaki yaşa bağlı azalmanın kırık riskini artırdığını fark etmiştir. Fransız patolog Jean Lobstein (1777-1835) bazı hastalarda diğerlerine göre daha büyük olduğunu tespit ettiği kemiklerdeki delikleri tanımlamak için gözenekli kemik (porous bone) manasında 'osteoporoz' terimini geliştirmiştir.
1934 yılında Preston Kyes (1875-1949) östrojen seviyelerinin kemik yoğunluğunu etkileyebileceğini keşfetmiştir. Lobstein'dan bir asır sonra ve Kyes'in keşfinden yola çıkarak Fuller Albright (1900-69) ve meslektaşları etkilenen kemikte osteoblast eksikliğine dikkat çekerek osteoporoz anlayışımızı geliştirmiştir. Ayrıca omurga, pelvis ve uzun kemiklerin baskın tutulumunu ve kullanılmama ve yaşlanma ile ilişkisini tanımlamıştır. Albright, kırılgan kemiklerin menopoz sonrası kadınlarda, özellikle de erken menopoza girenlerde daha yaygın olduğunu ve bunun da onları osteoporoza daha yatkın hale getirdiğini belirtmiştir. Östrojen reçete ederek osteoporoz için ilk etkili tedaviyi geliştirmiş; böylece devam eden kemik kaybını durdurmayı başarmıştır.
Alexander Cooke (1899-1999) 1955 yılında Royal College of Physicians'a verdiği konferansta osteoporozu 'matriks' eksikliğinden kaynaklanan yetersiz kemik oluşumu hastalığı olarak tanımlamıştır. Osteoklastik erozyonların yerini alacak osteoblastların eksikliğine dikkat çekmiş, radyolojik ve klinik özellikler oldukça düşündürücü olsa da tanının yalnızca histolojik inceleme ile konulabileceğini düşünmüştür. Cooke, androjenlerin tedavide olumlu ve olumsuz etkilerini de tanımlamıştır.
Florür, anabolik steroidler ve kalsitonin ile yapılan sonraki tedavi denemeleri sınırlı başarıya ulaşmış ve her birinin bazı yan etkileri olmuştur. 1960'larda Herbert Andre Fleisch (1933-2007) tarafından keşfedilen bifosfonatlar osteoporoz tedavisinde devrim yaratmıştır. Çeşitli kemiklerden geçen enerjinin emilimindeki değişiklikleri ölçerek kemik yoğunluğunu belirleyen ve osteoporozun erken bir aşamada teşhis edilmesini böylece tedavisinin başlatılmasını sağlayan dansitometreler de 1960'larda keşfedilmiştir.
Hücre içi biyokimyasal patofizyolojiye yönelik mevcut araştırmalar monoklonal antikor gibi biyolojik tedavilerin geliştirilmesine katkı sağlamıştır. Yeni tedavi seçenekleri, önümüzdeki yıllarda “sessiz hırsız”ın yakalanmasına ve daha fazla mineral “çalmasının” engellenmesine neden olacaktır.
Kaynaklar:
1. Global Burden Disease Fracture Collaborators. Global, regional, and national burden of bone fractures in 204 countries and territories,1990-2019: a systematic analysis from the global burden of disease study 2019. Lancet Healthy Longev. 2021;2(9):e580–e592
2. Kanis, J.A., et al., Long-term risk of osteoporotic fracture in Malmo. Osteoporos Int, 2000. 11(8): p. 669-74.
3. Melton, L.J., 3rd, et al., Bone density and fracture risk in men. J Bone Miner Res, 1998. 13(12): p. 1915-23.
4. Melton, L.J., 3rd, et al., Perspective. How many women have osteoporosis? J Bone Miner Res, 1992. 7(9): p. 1005-10
5. Curtis, E.M., et al., Epidemiology of fractures in the United Kingdom 1988-2012: Variation with age, sex, geography, ethnicity and socioeconomic status. Bone, 2016. 87: p. 19-26.
6. Kanis, J.A., et al., A reference standard for the description of osteoporosis. Bone 2008. 42: p. 467-75
7. Kanis, J.A., et al., SCOPE 2021: A New Scorecard for Osteoporosis in Europe. Arch Osteoporos, 2021, 16(1):82.
8. Melton, L.J., 3rd, C.S. Crowson, and W.M. O'Fallon, Fracture incidence in Olmsted County, Minnesota: comparison of urban with rural rates and changes in urban rates over time. Osteoporos Int, 1999. 9(1): p. 29-37.
9. Siris, E.S., et al., Bone mineral density thresholds for pharmacological intervention to prevent fractures. Arch Intern Med, 2004. 164(10): p. 1108-12.
10. Pasco, J.A., et al., The population burden of fractures originates in women with osteopenia, not osteoporosis. Osteoporos Int, 2006. 17(9): p. 1404-9.
11. Sornay-Rendu, E., et al., Identification of osteopenic women at high risk of fracture: the OFELY study. J Bone Miner Res, 2005. 20(10): p. 1813-9.
12. Szulc, P., et al., Bone mineral density predicts osteoporotic fractures in elderly men: the MINOS study. Osteoporos Int, 2005. 16(10): p. 1184-92.
13. Health Soc Work. The silent thief: osteoporosis and women's health care across the life span. 2006 Feb;31(1):44-53.
14. PJO Stride, N Patel, D Kingston. The history of osteoporosis: why do Egyptian mummies have porotic bones? J R Coll Physicians Edinb 2013; 43:254–61
15. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği
16. Osteoporosis | International Osteoporosis Foundation